16 Ocak 2014 Perşembe

Bu gazete

Perşembe günü Today’s Zaman 7. yaşına girdi. Tam 7 yıl önce yayına başlayan bu gazete, sanki 7 yıl değil de 50 yıllık bir yayın hayatına sahipmişçesine, acısıyla tatlısıyla, muazzam bir tecrübe biriktirdi. Alabildiğine canlı ve dinamik bu ülkede ve bölgede yaşananları bir taraftan tarihe not düşen bu gazete, bir taraftan da yaşayan bir organizma olarak kritik bir geçiş dönemindeki ülke ve bölge tarihinin şekillenmesinde rol alan bir aktöre dönüştü. Her iki rolünde de son derece başarılı olmalı ki bu gazete, çok mütevazi satış rakamlarına sahip olmasına rağmen 100 binlerce tirajı olan gazetelerden daha fazla ses getirir, daha fazla konuşulur, daha fazla takdir edilir ve özellikle son dönemde daha fazla hedefe konulur hale geldi.
Bu gazetenin hakkında bu kadar çok konuşulup, bu kadar çok takdir edilmesi ve belirli çevreler tarafından bu kadar fazla hedefe konulması elbette sadece kendi kabiliyetlerinden kaynaklanmıyor. Türkiye gibi bir gün içerisinde yaşananlarıyla belki bir başka ülkenin bir yıl boyunca ürettiğinden daha fazla gündem oluşturabilen bir ülkede yayın yapıyor olmasıdır bu gazeteyi bu kadar farklı ve fark edilir kılan. Belki de sürekli değişen siyasi, sosyal, diplomatik ve ekonomik şartlar ve tarih yapıcı ana aktörlerin sürekli değişen pozisyonlarına rağmen, inandığı ilke, değer ve prensiplerden asla taviz vermeyen duruşudur bu gazeteyi farklı ve önemli kılan; dahası bu gazeteyi farklı dönemlerde farklı anti-demokratik kesimlerin hedefi haline getiren.
7 yıl önce bu gazeteyi henüz yayına hazırlama safhasındayken, yayına başlamasından aşağı yukarı bir ay önce,  uluslararası bilinirliği, saygınlığı ve güvenilirliği yüksek olan çok değerli bir köşe yazarı dostum ziyaretime gelmişti. Bu dostum o dönemde yayınlanmakta olan iki İngilizce günlük gazeteden birinde köşe yazarlığı yapmaktaydı. Ziyareti sırasında nasıl bir gazete yapmayı planladığımı sordu. Ben de gerçekleştirmek için kafamda kurguladığım bu gazeteyi heyecanla anlattım.
Bu gazete, cesur olacaktı. Bu gazete, çok sesli olacaktı. Bu gazete, şartlar ne olursa olsun sonuna kadar radikal bir demokrat olacaktı. Bu gazete, hangi amaçla olursa olsun evirip çevirmeden gerçekleri olduğu gibi yansıtacaktı. Bu gazete, insanların hayatına daha az müdahaleci olan, insanların hayatını daha az olumsuz etkileyen ve kapladığı alan itibariyle daha küçük bir devletten yana olacaktı. Bu gazete, her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı olacaktı. Bu gazete, halkı ilgilendiren her konuda şeffaflıktan taraf olacak ve yönetimin attığı her adımda hesap verebilir olması için uğraşacaktı. Bu gazete, devlete karşı bireylerin hak ve özgürlüklerinden taraf olacaktı. Bu gazete, evrensel temel insan hak ve özgürlüklerinin yılmaz savunucusu olacak ve bu konuda uygulamadaki en iyi örnekleri sunan Avrupa Birliği norm ve standartlarının bu ülkeye kazandırılması için çaba harcayacaktı. Bu gazete, ekonomide teşebbüs hürriyetinden, piyasa ekonomisinden, refahın adil paylaşımından ve sürdürülebilir gelişmeden, sağlıklı şehirleşmeden yana olacak ve çevreye azami duyarlılık gösterecekti.
Tüm bunları dinledi o arkadaşım ve dedi ki “Madem bunları yapacaksınız öyleyse beni de bu gazetenin müstakbel yazarlar listesine ekleyiver.” Kendisini oluşmakta olan o listeye memnuniyetle ekledim. Her hafta kaleme aldığı o enfes yazılarıyla bu gazetenin okurlarının karşısına 7 yıldır kesintisiz çıkmaya devam ediyor.
İşte bu gazete, 7 yıl boyunca değerli köşe yazarı arkadaşıma söylediklerimi imkanları ölçüsünde gerçekleştirmek için çabalayıp durdu. Elbette ki bu gazetede, kasti olmayan bazı hatalar da yapılmış olabilir bu 7 yıl boyunca. Ama bu gazete, bile bile ve kasten asla ve asla yanlış yazmadı, okuyucusunu aldatmadı, yalan söylemedi. Bu gazete, kimseye iftira atmadı. Bu gazete, doğru bildiğini hep dosdoğru ve her koşulda cesaretle dile getirmeye çalıştı.
Zor bir 7 yıldı geride bıraktığımız. Yine zor bir dönemden geçiyor ülkemiz. Tıpkı geçtiğimiz son derece zorlu 7 yıl boyunca olduğu gibi, bu gazete içinden geçtiğimiz bu zor dönemde de aynı ilke ve değerlerin ışığında, korkmadan, sinmeden, yalpalamadan işini yapmaya çalışıyor. Hakkında atılan “uluslararası komplonun parçası”,  Türkiye’yi dünyaya şikayet eden gazete”, “CIA, MOSSAD, MI6 ve daha nice yabancı istihbarat örgütüyle birlikte hareket eden gazete” gibi insaf ve izanın almayacağı iftiralara ve ithamlara zerre pirim ve kıymet vermeden, korkmadan, yılmadan bu gazete doğru bildiği yolda yol almaya devam ediyor.
Elbette ki bu gazete, tüm yayınlarında Türkiye’nin milli çıkarlarını gözetiyor. Ama bu gazete, hırsları gem tanımayan bir oligarşik ve mafyatik siyasal zümrenin yolsuzluğa batmış çıkarlarıyla milli çıkarları da birbirine karıştırmıyor. Savunduğu ilkeler çerçevesinde bu gazete, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, temel insan hak ve özgürlüklerinin, şeffaflığın, hesap verebilirliğin, refahın adil paylaşımının, çevreye duyarlılığın bu ülkedeki standartlarının yükseltilmesi için tıpkı dün olduğu gibi bugün de var gücüyle çalışıyor. Ama cesaretle ortaya koyduğu söz konusu çabalarından dolayı bu gazete, tıpkı dünün hak-hukuk tanımaz muktedirleri gibi, bugünün hak-hukuk tanımaz muktedirlerinin de hedefi haline geliyor.
Sahi “tek adam-tek parti devleti” arayışındaki bugünün muktedirleri bu gazetenin ne yapmasını bekliyor? AB norm ve standartları çerçevesinde demokratikleşme reformlarına çok güçlü destek veren bu gazetenin yoksa şimdi tüm demokratik kazanımlardan tek tek atılan geri adımlara da destek vermesini mi bekliyorlar?
Yolsuzlukların önüne geçilmesi, şeffaflığın ve hesap verebilirliğin temini için, başta Sayıştay yasası olmak üzere, hükümetin doğru yönde attığı tüm adımlara destek veren bu gazetenin, son dönemde Sayıştay’ın çalışamaz hale getirilmesine, tüm kamu denetim mekanizmalarının işlevsiz kılınmasına, kamu ihalelerindeki yolsuzluklarda ceza indirimine, ihale kanununun verilecek ihalelere göre sürekli değiştirilmesine, halka hesap vermekten kaçınılmasına ve şeffaflıktan ecel görmüş gibi kaçarak keyfi yönetim rotasında atılan akıl almaz adımlara da destek vermesini mi umuyorlar?
Kamu imkanlarının suistimal edilmeyeceği vaadiyle yola çıkanları bu vaatlerinden dolayı ayakta alkışlayan bu gazetenin, ortaya saçılan yüz milyonlarca dolarlık rüşvet, yolsuzluk, çıkar sağlama, kara para aklama iddiaları karşısında sus pus olmasını mı bekliyorlar?
Geçmişteki faili meçhul siyasi cinayetlerin üzerine gidilerek ortaya çıkarılması ve yargı önünde hesap sorulması için istikrarlı ve kararlı bir yayıncılık yapan bu gazetenin, bu iktidar döneminde meydana gelen Hrant Dink suikasti, Uludere katliamı, Doğu Akdeniz’de düşen askeri uçak ve benzeri karanlık olayların faili meçhul kalmasına ses çıkarmamasını mı istiyorlar?
Demokrasi ve hukuk devletinin yerleşmesi için askeri vesayet yapılarına, derin devlet çetelerine, Ergenekon Terör Örgütü’ne, ordu içerisindeki cunta yapılanmalarına karşı girişilen ve o dönem için sonu belirsiz olan mücadelelere tam destek veren bu gazetenin, tüm bu yapılara hükümetin yeniden hayat bahşetme girişimlerine de destek vermesini mi umuyorlar?
12 Eylül 2010 referandumunda halkın yüzde 58’inin oyuyla kabul edilen anayasa değişikliği sayesinde AB normlarına uygun olarak demokratik, bağımsız ve tarafsız bir yüksek yargı ile HSYK yapısının oluşmasına tam destek veren bu gazetenin, şimdi tüm bu olumlu gelişmeleri ve hukuki kazanımları çöp tenekesine atıp, son derece talihsiz bir girişimle yargıyı tamamen hükümete bağlama çabalarına da omuz vermesini mi bekliyorlar?
AB uyum reformları kapsamında toplantı özgürlüğü, inanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi hak ve özgürlükler alanında doğru yönde atılan pek çok adımın yılmaz savunucusu olan bu gazetenin, bugün başta basın özgürlüğü olmak üzere tüm bu özgürlük alanlarındaki atalete ya da geriye gidişe de destek olması mı bekleniyor. İfade ve basın özgürlüğü alanındaki baskılara, zulme, yeniden hortlatılmaya çalışılan sansürcülüğe göz yumması mı umuluyor?  
Son yolsuzluk olaylarından, Gezi Parkı protestolarına, kamudaki fişlemelerden, yargısız infaz yoluyla binlerce kamu görevlisinin tasfiyesine varıncaya kadar örnekleri çoğaltmak mümkün, ama gereksiz. Yalnız herkes şunu bilsin ki, bu gazete, son dönemde sıklıkla rastladığımız bu türden anti- demokratik, hukuk dışı ve özgürlüklerin hilafına her adıma karşı çıkacak ve yanlış beklentidekileri hep hayal kırıklığına uğratacaktır.
Muhabiriyle, editörüyle, copy editörü ve tasarımcısıyla bu gazete, inandığı evrensel demokratik ilkeler çerçevesinde doğru bildiklerini dosdoğru ve cesaretle savunmaya devam edecektir.  İlkeli yayıncılığını sürdürmeye devam edecek olan bu gazete, kendi pozisyonunu ve rotasını hangi amaçlarla olursa olsun siyasal iktidarın son dönemdeki konjontürel iniş çıkışlarına göre ayarlamaya azami çaba harcayan bazı yazarlarına ise inandığı demokrasi ve çoğulculuğun hatırı için tahammül göstermeye de devam edecektir.
Demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesi içerisinde geçen 7 yıllık yayın hayatı boyunca emeği geçen herkesle birlikte bu gazeteye inanan, güvenen ve destek olan tüm okurlarımıza da teşekkür ediyor ve hep birlikte daha nice 7 yıllar geçirmeyi ümit ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder